Klinik Psikolog İlayda Altunören

Çift ve aile terapisi, ilişkisel sorunlarla baş etmekte zorlanan veya iletişimde güçlük yaşayan herkes için faydalı olabilir. Bu terapi, birçok durumda yardımcı olabilir:

  1. İletişim Zorlukları: Çiftler veya aile üyeleri arasında iletişimde sıkıntılar, anlaşmazlıklar veya anlaşılmama durumları varsa, çift ve aile terapisi uygun olur. Bu, duygusal eksiklikler, yanlış anlaşılmalar veya etkili iletişim eksikliği gibi durumları içerebilir.
  2. Çatışma ve Anlaşmazlıklar: Çiftler veya aileler arasında sürekli çatışmalar, anlaşmazlıklar veya tekrarlayan sorunlar varsa, terapi, bu çatışmaların kaynaklarını anlamak ve çözüm yolları bulmak için yardımcı olur.
  3. Yaşam Değişiklikleri: Aileler veya çiftler, önemli yaşam değişiklikleri (örneğin, evlilik, boşanma, taşınma, iş değişikliği, çocuk sahibi olma gibi) sırasında uyum sağlama konusunda sorunlar yaşıyorsa, terapi bu süreçte destekleyici olacaktır.
  4. Ebeveynlik Sorunları: Ebeveynler, çocuklarıyla ilgili farklı görüşlere veya ebeveynlik tarzlarına sahip olabilirler. Bu durumda terapi, ebeveynler arasındaki uyumu artırmak ve çocuklarla daha etkili bir iletişim kurmalarına yardımcı olur.
  5. Travma veya Kayıplar: Aile içinde yaşanan travmatik olaylar veya kayıplar, bireyler arasında duygusal kopukluklara neden olabilir. Bu durumda terapi, duygusal iyileşme sürecini destekler.

Çift ve aile terapisi, çiftlerin veya ailelerin ilişkisel dinamiklerini anlamalarına ve iyileştirmelerine odaklanır. İki ana yaklaşım olan sistemik ve duygu odaklı terapi, farklı perspektiflerle bu ilişkisel dinamikleri ele alır.

  1. Sistemik Terapi:

   – Sistemik terapi, bir ailenin veya çiftin ilişkilerini, davranışlarını ve etkileşimlerini bütünsel bir sistem olarak ele alır. Bu yaklaşım, bireyleri ailenin veya ilişkinin bir parçası olarak değerlendirir ve sorunların sadece bireylerin davranışlarından değil, aile veya ilişki sisteminden kaynaklandığını öne sürer.

   – Terapist, ilişkisel dinamikleri anlamak için ailenin veya çiftin içinde bulunduğu geniş sistemleri göz önünde bulundurur. Bu yöntemde, değişikliklerin bir kişinin davranışında değil, ilişkisel dinamiklerde yapılması gerektiği vurgulanır. Aile üyelerinin birbirleriyle olan ilişkileri, iletişim biçimleri ve rolleri üzerine odaklanılır.

  1. Duygu Odaklı Terapi:

   – Duygu odaklı terapi, bireylerin duygusal deneyimlerini ve bu duyguların ilişkisel dinamikleri nasıl etkilediğini vurgular. Terapist, duygusal deneyimlerin ilişkisel bağlamdaki önemini anlamak için duygu ve duygusal tepkileri merkeze alır.

   – Bu yaklaşımda, çiftler veya aile üyeleri, duygusal deneyimlerini ifade etmeye teşvik edilir. Duyguların, iletişimdeki engellerin altında yatan nedenleri ortaya çıkarılabilir ve bu sayede daha derin bir anlayış ve bağlantı oluşturulabilir.

Her iki terapi yaklaşımı da ilişkisel dinamikleri anlamak ve iyileştirmek için etkili araçlar sunar. Sistemik terapi, geniş bir bakış açısı sunarak aile veya çift içindeki etkileşimleri vurgularken, duygu odaklı terapi ise duygusal bağlantılar ve duygusal deneyimlerin önemini vurgular. Bu terapi yöntemleri, ilişkisel sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar sunmak için birlikte veya ayrı ayrı kullanılabilir.

Çift ve aile terapisi, ilişkilerde iletişimsel zorluklarla karşılaşan herkes için destekleyicidir. Terapi, ilişkisel dinamikleri anlamak, iletişimi geliştirmek ve daha sağlıklı ilişkiler oluşturmak için etkili bir araç görevini üstlenir.